top of page

Müslüman Psikolojik Destek Alır Mı? 

Fatma Hanedan

Psikolojik Danışman - Yazar

Dindarlığın ruh saÄŸlığıyla koruyucu ve tedaviyi destekleyici iliÅŸkisi kabul edilmektedir. Fakat toplumumuzda ruh saÄŸlığının korunmasında, desteklenmesinde "dindarlığın, danışan tarafından aranan manevi çözümlerin" önemli olduÄŸu gerçeÄŸi çoÄŸunlukla bilinmemektedir. Bu nedenle "psikolojik desteÄŸe" ihtiyacı olan kiÅŸiler ya inançları nedeniyle eleÅŸtirileceklerini ya da yaÅŸamlarını ÅŸekillendiren dini deÄŸerlerinin problemin çözümü sürecinde önemsenmeyeceÄŸini düÅŸünürler. Maalesef toplumumuzda "psikoloji bilimine" karşı bu ÅŸekilde bir önyargı kalıplaÅŸmıştır. GerçekleÅŸtirmekte olduÄŸum online bireysel psikoterapi hizmetine baÅŸvuran çoÄŸu insanın, bu konuda bir tedirginlik yaÅŸadıklarını görmekteyim. Bu nedenle bu konuya dikkat çekici bir baÅŸlıkla deÄŸinmek istedim. Gelin konuyu İslam ve psikoloji baÄŸdaşımı çerçevesinde inceleyelim.

​

Öncelikle "Psikoloji biliminde" insanlar, inancı ne olursa olsun asla eleÅŸtirilmezler. EÄŸer çözüm noktasında aradıkları dinamikler inancının deÄŸerleriyle ÅŸekillenmekte ise bu durum terapi içerisinde önemsenir ve asla terapist tarafından göz ardı edilmez. Hiçbir psikolog, psikiyatrist, psikolojik danışman sizlerin inancını eleÅŸtirmez ve probleminizde aradığınız çözüm yollarını inancınızın deÄŸerleriyle eÅŸleÅŸtirmekte olduÄŸunu gördüyse; bunu gözardı edemeyeceÄŸi gibi, kendi inancını da sizlere empoze edemez. Bu mesleÄŸin etik çerçevesidir. Bu çerçeveye uymayan bir terapistle görüÅŸtüÄŸünüzü düÅŸünüyorsanız, sürece devam edip etmemek sizlerin tercihidir.

​

Toplumumuzda insanların "İslam'ın deÄŸerlerine sahip yaÅŸantı içerisinde bulunan terapistler" aradıklarını görmekteyim. Tabi ki bu sizlerin tercihidir fakat mesleÄŸini doÄŸru bir ÅŸekilde yerine getiren terapistin inancı ya da yaÅŸamı nasıl olursa olsun; mesleki olarak sizlerin inancınızı eleÅŸtirmeyeceÄŸine, istekli olduÄŸunuz noktada çözüm noktasında bunu gözardı etmeyeceÄŸine güvenebilirsiniz.

​

Toplumumuzda psikoloji bilimine karşı olan bu ön yargı, maalesef beraberinde farklı kalıp yargıları da getirmektedir. Öyle ki toplumumuzda "Müslüman olanın psikolojik problemleri olmaz" düÅŸüncesi hakimdir. Bir Müslümanın depresyon vs. yaÅŸaması günah ya da olanaksız mıdır? Tabi ki hayır. Psikoloji görünmeyen, sayılmayan... yönümüzle ilgilenmez. Burada psikoloji kavramını tam olarak İslam literatüründeki "ruh" kavramıyla eÅŸleÅŸtirmek doÄŸru deÄŸildir. Psikoloji soyut deÄŸil, somut bir bilim dalıdır. Nasıl ki organlarımızın bir iÅŸleyiÅŸ fonksiyonları bulunuyorsa, psikolojimizi ÅŸekillendiren düÅŸünceler, duygular ve davranışlar da birbiri içerisinde belli bir örüntüyle çalışırlar. Hastalandığımızda ÅŸifa için ilaç takviyesine baÅŸvurmak ne kadar doÄŸru bir yönelimse; psikolojik olarak bir problem yaÅŸadığımızda ve bunu etrafımızda olan destek mekanizmalarıyla çözemediÄŸimizde bir uzmana baÅŸvurmak, bizim için bir o kadar doÄŸru bir yönelimdir.

​

KiÅŸi yaÅŸadığı problem karşısında çözüm için etrafında olan destek mekanizmalarına yönelir. Bu ailesi, arkadaÅŸları, inancı... bir kitap dahi olabilir. KiÅŸi problemi karşısında bu destek mekanizmalarıyla çözüm üretmeye çalışsa da bazen bu onun için baÅŸarısızlıkla sonuçlanabilir. İşte tam olarak bu noktada bir uzmanla yol almak gerekir.

​

İslam, psikoloji bilimine karşı deÄŸildir. Kur'an-ı Kerim'de insanın psikolojisini anlatan birçok ayet-i kerime vardır. Hatta bir çok hadis-i ÅŸerifte de bunu görebilmekteyiz. Psikoloji biliminin doÄŸuÅŸu çok çok eski tarihlere dayanmaktadır. Hatta üzülerek söylüyorum ki Selçuklu ve Osmanlı devletleri zamanında DarüÅŸÅŸifalarda psikolojik rahatsızlık yaÅŸayan insanlara yönelik birçok tedavi yöntemleri uygulanırken, Batı'da psikolojik rahatsızlık yaÅŸayan insanlar diri diri yakılmaktaydı. Biz, birçok alanda olduÄŸu gibi maalesef bu alanda da tarihe deÄŸer vermeyerek ecdadımızın ilmini yeÅŸertmeyi kaybettik. Ve modern psikoloji birkaç yüzyıl önce Batıda doÄŸdu ve günümüzde birçok alanda geliÅŸmeye devam etmektedir.

​

Kur'an-ı Kerim bizlere insan psikolojisi hakkında birçok bilgi veriri demiÅŸtik. Bunlardan bir örneÄŸi paylaÅŸalım. Bakara suresinin 109. ayetinde "İnsanoÄŸlunda haset ve kıskançlık duygusunun varlığından, hasedin temelde bir duygu ve irade problemi olduÄŸundan, bu duygular kontrol edilmedikçe insanı zafiyete uÄŸratacağından" bahsedilir. Burada Müslümanlara sormak istiyorum, kaçımız kıskançlık ve haset duygusunu ve duygunun davranışlarımıza yansıttığı yanlış eylemleri kontrol edebiliyoruz? Bir baÅŸka örnek, Efendimiz (sav) hadis-i ÅŸeriflerinde bizleri öfke duygusuna karşı uyarmış ve o duyguyu kontrol etmemizi nasihat etmiÅŸtir. Öfke insana ait temel ve saÄŸlıklı bir duygudur, insandan ayrılamaz. Fakat saÄŸlıkla kalabilmesi için bu duygunun kontrol altına alınması ve yönetilmesi gerekir. Peki Müslümanlara soruyorum, kaçımız öfke duygusunu ve onun davranışlarımızı yansıyan hatalarını kontrol edebiliyor ve yönetebiliyoruz?

​

İnsanoÄŸlunun temelde üç ihtiyacı bulunur.

  1. Fizyolojik ihtiyaç: Bu yaÅŸamamız için bedensel gereksinimlerimizdir.

  2. Manevi İhtiyaç: Bu inancımızı yaÅŸamak, Rabbimize olan kulluÄŸumuzu yerine getirmek için gereksinim duyduÄŸumuz ihtiyacımızdır.

  3. Duygusal İhtiyaç: Bu ise duygusal, psikolojik ihtiyaçlarımızdır.

​

EÄŸer bunlardan birisinde problem yaÅŸarsak, diÄŸer ihtiyaçlar ve sistemler bundan etkilenir. Tıpkı aç olduÄŸunuzda ibadetinizi yerine getirirken zorlanmamız gibi. Tıpkı duygusal bir problem yaÅŸarken, namazınızı huzursuz kılmamız gibi. Dinimiz bizlere "manevi çözümler" sunar. Aynı zamanda duygusal çözümler de önerir. Duygusal zorlukların önemini kabul etmeliyiz ve onları sadece manevi zorluklar olarak görmemeliyiz. İslam, bir Müslümanın psikolojik problemlerinde bu probleme dönük yardım almasını önerir. Tıpkı hastalandığımızda "ÅŸifanın yalnız Allah'tan geldiÄŸini bilerek, bu bilinçle ÅŸifanın vesilesi olan "doktora gitmemiz" gibi.

​

Efendimiz (sav), evliliÄŸinde (Hz. AiÅŸe r.a. ile) bir problem yaÅŸadığında bir danışanın yardımına baÅŸvurmuÅŸtu. İnsanlığın danışmanı, bir problem yaÅŸadığında birinin dışardan yardımını istedi. Bu bizlere gösterir ki "Dışardan yardım almak Peygamberimizin (sav) sünnetidir."

​

YaÅŸanılan psikolojik problemlerde profesyonel bir uzmana baÅŸvurmanın hiçbir mahsuru, dinen yanlış tarafı yoktur. Bazen sadece manevi yardım almak yetmez. Zira problem duygusal bir alanda olabilir ve çözümü için psikolojik müdahaleleri gerektirebilir.

Müslüman birinin psikolojik destek alması, "imanının zayıf olduÄŸunu" da göstermez. Bu düÅŸünce tamamen mantıksızdır. Yakub (a.s) 'ı düÅŸünelim. Yusuf (a.s) 'dan ayrı kaldığı için yıllarca aÄŸladı, öyle ki en sonunda gözlerinin görme yetisini kaybetti. Allah Teala'ya Efendimiz (sav)'den daha çok kim baÄŸlı olabilir? Hakk Teala, En' am suresinin otuz üçüncü ayetinde "Biliyoruz ki, onların söylediÄŸi seni gerçekten üzüyor" buyurmaktadır. Müslümanlara soruyorum, "Allah'a baÄŸlı olan duygusal problemler yaÅŸamaz" diyebilir misiniz?

​

Üzülmek, aÄŸlamak... insanlara aittir ve bunlar manevi problemler deÄŸildir. Üzülmemiz gereken yerde üzülmeli, hatta aÄŸlayabilmeliyiz. İslam, sıkıntılar karşısında bize sabrı önerirken; bizlere aÄŸlama demez, üzülme demez. Biz insanız ve bunları yaÅŸamamız çok doÄŸal. Bakın İslam'ın kendisi bizlerden daha İslamcı...

Sanıyorum ki tüm bu açıklamalar, "Müslüman Psikolojik Destek Alır Mı" sorusu deÄŸil, "kalıp yargısına" yanıt olmuÅŸtur.

​

05. 01. 2024

bottom of page